31 Ocak 2012 Salı

Kardan dolayı evde mahsur kaldık...

 Üç gündür hiç durmaksızın kar yapıyor bizim burada.. Yerler ve heryer bembeyaz... Yollar tuzlansa da cesaret edip dışarı çıkamıyoruz.. Zorunlu kar tatili yapıyoruz ama bu kadar zaruret sıkıyor beni artık.. Çınar'la evde başbaşayız. Yapmadığımız oyun, şaklabanlık, aktivite, ders, çalışma kalmadı....
İşte bugün yaptıklarımız.. Meraklı Minik Şubat 2011 sayısından.. Dergi sonuna kadar okunur, içindeki alıştırmalar ve bulmacalar yapılır.
Avustralya kıtasına hangi araçlarla gidilir? Deniz ve havayolu araçları bulunur adanın etrafına yapıştırılır.
Kangurular önce ot yiyip, sonra su içip en son da ağaçların altına dinlenmeye hangi yoldan gitmelidir?
Denizaltındaki canlılar incelenir. Soytarıbalığı, denizyoldızı, yengeç ve deniz tavşanı resimde kaç tane varsa, o kadar kutucuk boyanır.
Bir minik Avustralya kitapçığı yapılır.

Avustralya hayvanlarıyla tombala benzeri bir oyun.. Bu oyunu Çınar'la beraber hazırladık. Bir sürü kesme çalışması yapmış oldu Çınar. Çünkü 72 adet hayvan kartı var. 6 adet de üçlü kombinasyonlu hayvan kartları=tombala kartları misali. Aralarındaki kırmızı çizgiler geyet kalın olduğundan bütün kesme işlemlerini Çınar yaptı.
12 yüzlü zarı yapmak ise biraz güç gibi benim için bile. ;)

 12 yüzlü zar. Çınar kendi kartındaki hayvan geldiği için elleriyle sevinç dansı yapıyor. Sanırım Rüya ablasından öğrenmiş bu hareketi. ;) Çınar oynamaya başlayınca ben söylemeden daha önce oynadığımız yemek tombalasına benzediğini söyledi. otomatik olarak mantık kurma, bağlantı kurma olayı anneyi sevindirdi :))) Bu arada bu oyunda çinko yerine "koala", tomabala yerine ise "Avustralya" diye bağırıyorsun.
 Masamızın üstü çalışmalarımızla dolu...
 Poz vermeyen Çınar'ı anne bir şekilde yakalamış.
 Biraz yamuk yumuk da olsa kartları kesmeyi becerdi Çınar bey. Daha çok çalışmak lazım...


 Bu da National Geografic Kids dergisinden bir origami anne fok ve yavrusu.
Meraklı Minik'ten bir kartpostal. Anne kangurunun cebinden yavrusu da çıkıyor.."Cee" yapıyormuş Çınar diyor..

Ayrıca bugün Şekiller kitabından dikdörtgenleri de çalıştık. Dün de çember ve kareyi çalışmıştık. Aslında Çınar şekilleri çok iyi biliyor çok çok minikliğinden beri. Ama boyama alıştırmalarını yapmaya pek hevesli değil son zamanlarda. Dinozor nokta birleştirme kitabını yapmak istiyor. Ben de fırsattan istifade ederek önce bu kitapların bitmesi gerek diyorum. Bakalım ne kadar sürecek.

30 Ocak 2012 Pazartesi

kar


 Üstteki iki fotoğraf bugünden. Alttakiler ise Cuma'dan. Kar bugün daha fazla ama Cuma aşağı inmemizle eve geri dönmemiz bir oldu. Kar fırtınasına çok fazla direnemedik. Karlar gözümüze giriyordu ince ince ve sert sert... Çınar'ı eve bırakıp Rüya'yla indik. Biraz daha kaydık, oynadık, yuvarlandık.. Ama çok üşüdük ve ıslandık.. maalesef:) Tekrar karda oynamak için havanın biraz yumuşamasını bekliyoruz....



29 Ocak 2012 Pazar

ilk kez sirke gittik:)

 Dayımın daveti üzerine Darıca Belediyesinde düzenlenen bir sirke gittik. Çok fantastik olmasa da çocuklar için ilginç olabilecek bir sirkti. Pembiş yanaklı Asiye Zeynep, ne kadar çabuk büyüyor. Maşallah!!!
Çınar patlamış mısır yiyerek gösteriyi izliyor..

27 Ocak 2012 Cuma

oyun hamurundan balıklar

Çınar son zamanlarda akvaryum balık, hatta su kaplumbağası olayına takmış durumda. Benim neden bir hayvanım yok diyor.. Senelerce koca bir akvaryumda çeşitli balık türleri yetiştirmiş anne babanın ise bir minik fanusla kandırmaya gönlü elvermiyor. Büyük akvaryum olayı ise muamma... Hiç girmeyeyim o olaya... Neyse.... Çınar dedesiyle turuncu oyun hamurundan balık, köpek balığı, su kaplumbağası, su yılanı, vatoz, deniz yıldızı ve hatta ahtapot yapmış. sonra da onları suda yüzdürmek istemiş. Dedesi Çınar'ın hiç bir isteğini ikiletmediğinden sonuç deniz yerine kullanılan bir tepside yüzdürülen hayvancıklar.. Zaman içerisinde eriyip şişmeye başlamışlar. Akşam geldiğimde bu görüntüyle karşılaştım.


Çınar ise mest olmuş durumda.. Onu mutlu mesut gören dede ise bin kat mesut :)))

26 Ocak 2012 Perşembe

Annecim senin için resim yaptım :)


 Ben atölyeye giderken "Annecim benim için resim yapar mısın?" diyor Çınar. Ben de elbette diyorum. Ardından mavi olsun, yollar olsun, arabalar olsun diye ekliyor.. Önceki haftasonu Çınar tebeşirlerini almış ve benim için resim yapmış. Beni çağırdı "annecim senin için resim yaptım" dedi. Resminin yanında poz da verdi benim için.  Sonra nasıl yaptın dedim, seni yaparken çekebilir miyim? "Tabii" diyerek iki eline de tebeşiri aldı, başladı çizmeye... İki ellle resim yapabilmek müthiş birşey.. Keşke ben de yapabilsem.. Çınar genelde sol elini kullanıyor ama bazen sğ elini de kullanıyor. Umarım her ikisini de beceriyle kullanır. Erkenden sevinmek istemem ama bu bir dehanın göstergesidir. ;) Umarım başarılı ve mutlu bir dahi olursun oğlucuğum. Mutlu olman yeter aslında bana nasıl olursan ol....


 Şu artistik hareketlere bak, çoğu ressama taş çıkarır{tabi bana da} :)))

Minik ressamım ünlü bir ressam olmak için çok çalışıyormuş, öyle diyor... ;))

25 Ocak 2012 Çarşamba

Mektup resimler

Çınar'ın arkadaşlarına yaptığı mektup resimler.. İp baskısıyla dinozor yapmaya çalıştık ama olmadı. İp baskısında her zaman süpriz sonuçlar çıkıyor aslında sonucu kontrol edemiyoruz. Ama Çınar'ın ilgisini kaybetmemek için dinozor yapmaya çalıştığımızı söyledim. Tabi dört beş deneme sonucunda hala dinozora benzetemeyince sıkıldı. Ama bence güzel sonuçlar çıktı ortaya..
 Bunu Çınar mavi arabalı diye yorumladı. Nasıl gördü mavi arabayı bilmiyorum. Bu resmi Ela'ya gönderdik.
Bu da boyaları kağıda damlatıp pipetle üfleyerek yaptığımız resim. Ayrıca pipetle çizgiler de çizince ilginç oldu. Bu da Ece'ye gönderdiğimiz mektup resmimiz. Beğendiklerine çok sevindik.

19 Ocak 2012 Perşembe

Ela ve Ece'den mektuplarımız geldi :))

Bir süredir mektup bekliyoruz arkadaşlarımızdan... Meraklı Minik dergisinde mektup konusunun işlenmesi üzerine Tuğçe'nin teklifiyle arkadaşlar birbirlerine mektup-resim yaptılar birbirlerine postaladılar. Biz de bir Cumartesi'den beri posta kutumuzu kontrol ediyoruz beraber acaba posta var mı diye.. Bu sabah kontrole giderken de Çınar "niye hep fatura oluyor anne?" diye sormuştu. Evet psotayla mektupla ilişkimiz fatura alma olayına indi maalesef.. Şimdiden sonra da elektronik postayla fatura yollama olayı iyice yaygınlaşıyor.. Artık posta kutusunun, postacıların varlığı unutulur gibi...
Neyse gelinen durumu birazcık da olsa tersine işletebilmek için yaptığımız girişim şimdiden olumlu oldu bence. Bunu sık sık tekrarlamak gerek. Bazen de habersiz mektuplar göndererek belki ;))



Bir heyecanla mektuplarımızı açtık. Ela ve Ece döktürmüşler resmen. İnanamadım yaptıkları resimlere.Maşallah!!!
 Ece'den Çınar'a Şimşek McQueen kıyağı ;)
 Yine Ece'den Örümcek resmi ;)
 Ece'den küçük büyük toplar resmi :)
 Ela'dan Çınar'a yine Şimşek kıyağı :))
 Ela'dan inanılmaz bir resim. figürler, mekan, renkler harika :)
 Ela'dan bana "toplar" resmi.
 Ela'dan "iki arkadaş" resmi
Ela ve Çınar resmi :) Ela böyle figürler yapmayı nerden öğrendi. Çınar henüz herhangi bir figür olayına girmiyor doğrusu. Çınar'ın babasının bu konuya yorumu da şöyle: "Ela figürcü olacak demek ki, Çınar da annesi gibi soyut takılacak" Başka yorum yapamıyorum ben de.. ;))

Tuğçe'cim, maşallah diyorum. Ela'ya ve Ece'ye de çok çok teşekkür ediyoruz mektup resimlerimiz için. Onlardan çok sayıda mektup gelince biz neden bir tane seçip gönderdik sanki diye hayıflandım. Biz de Çınar'ın yaptığı diğer resimleri de gönderebilirdik, bir tane seçmemiz lazımmış gibi düşünmüşüm nedense.Benim hatam üzgünüm kızlar ;)  Neyse bir sonraki sefere diyelim artık. Sizi seviyoruz... Zeynep'ten gelecek mektup resmimizi bekliyoruz artık. Birkaç gün daha posta kutusunu kontrol etmeye devam ederiz.....

18 Ocak 2012 Çarşamba

Boncuklarla oynamak çok zevkli :)

Sanırım Çınar da benim kadar deli bu konuda ;) Seneler önce renklerine bayılıp kendimi almaktan alıkoyamadığım boncuklar bunlar.. Bir şey yapmaya da kıyamadığımdan küçük bir vazoda seyirlik şeklinde duruyorlar.. Geçenlerde (epeyce de oldu aslında) hangi blogta gördüm hatırlamıyorum boncukları renklerine göre kavanozlara ayırma aktivitesi görmüştüm. Benimle yanı anda Çıanr da gördü tabi, tepki her zamanki gibi "anne ondan yapalım mı?"  Olur neden olmasın..
Mutfaktan çeşitli kavanozlar toplanır, hangi renkleri hangi kavanoza dolduracağı söylenir. Renk grupları yapıyoruz tabi, birbirine yakın tonları mesela pembenin ton farklarını da aynı kavanoza koyuyoruz. Epeyce oyalanır diye düşünürken iki dakkada ayır, doldur.. Bitti:) Süper!!!


Şimdilerde Çınar bu vazoyu indirip boncuklarla oynamak istiyor sık sık.. Bir kere izin çıktı artık "hayır" demek zor. Boncukları bakugan misali etrafa atmasa sorun yok ama... naapalım. "Annecim senin boncukların çok güzeeel" demesi yok mu boynunu büküp. Kim dayanabilir. Senin de bilyelerin var onlarla oynayabilirsin dedim. Ama bir kaç gündür bilyelerini arıyorum ama bulamıyorum. Ne kadar güzel bir yere organize edip kaldırdıysam artık.. ;)) Herbirşeyler lazım olur diye saklamaktan herşey birbirine girdi. bir el atma vaktidir ama fırsdat bulana....

17 Ocak 2012 Salı

bu sefer karda oynadık :)

Cumartesi yağan karda oynayamadık, daha çok yağsın diye bekledik. olmadı.

 Ama dün akşamı kaçırmadık. Akşam yollar kapanmadan eve dönmeye çalıştık. Sitenin içi buz tutmuş ama bizim girmemizden hemen önce tuzlamışlar, neyse bir vukuat olmadan park edebildik arabamızı. Eve girip hemen kat kat lahana gibi giyindik. Eldivenler, şapkalar, atkılar tamam. Karda oynamaya hazırız :)))
 Sitenin içinde her bir minik yokuşta kayma denemeleri yaptık. Sonradan naylonla kayanları gördük. Çınar, "anne biz de öyle yapalım daha kolay" dedi. evet öyle gerçekten. ;))
 Tam bir kardan adam olduk. Çınar'ın yuvarlanmadığı bayır kalmadı. Basmadığımız, ayak izi bırakmadığımız kar bırakmadık. Ağaçları bile salladık, fazladan kar yağdırmak için.


 Bulduğumuz her yere yattık. Koşup koşup düşme numaralarıyla yere yuvarlandık.
 Kaydıraktan kaymayı da ihmal etmedik. ;)


 Nerdeyse bütün siteyi dolaştık...
 San ırım bir saatten fazla oynadık. Yanaklar kıpkırmızı olmuş :)))
Çok eğlendik. Biraz zor geldik hatta eve... Ertesi gün kar yağarsa yeniden çıkarız dedim. Ama bugün kar yağmadı. :(  Yine de karın korkusundan evden dışarı da adımımızı atmadık....