25 Haziran 2012 Pazartesi

daha ne vukuatlar göreceğim kim bilir?

Bugünün vukuatı.... Dört tüp akrilik boya halıya, yerlere duvara sürülmek suretiyle renk karışımları yapılır.....
 Kahvaltı sonrasında Simge bizim eve dalar.. Beraber Çınar'ın odasında oynamaya başlarlar.. Güzel güzel oynamalarına hem sevinip hem de güvenip bir saat sonraki randevum için hazırlanmaya başlarım. Beş dakika geçmemiştir ki Çınar'ın odasının kapısının kapalı olduğu dikkatimi çeker. Simge oyun oynarlarken etrafta büyükleri istemiyor ondan diye düşünüp oralı olmam. Biraz sonra durumdan kıllanmam gerektiği kafama dank eder. Kibarca kapıyı tıklarım. "Kapıyı açar mısınız?" derim.. Ancak "açmayız" cevabı gelir.
A: Neden ne yapıyorsunuz ki?
Simge'den ses yok.
Ç: Boyaları karıştırıyoruz, duvara ve yerlere sürüyoruz.
A: olmaz. Kapıyı açın.
Ç: Hayır!
Anne dayanamaz kapıyı hafiften itekleyerek açar. Kapının arkasındalar çünkü. Sonuç Kapının arkasında iki taralı duvarlar ellerle boyanıyor. Yerde ise çamur olmuş boya yığını. Tam da üstümü giymişim dışarı çıkmak üzere.. Boyaların içinden nasıl alacağımı bilemedim ikisini. Ayağa kalkıp hiç bir yere dokunmadan durmalarını istedim.Yere bir bez koyup önce Simge'yı kaptım banyoya götürdüm. Elini ayaklarını yıkayıp anneannesine teslim ettim. Sonra Çınar'a döndüm, dönmeden önce kendi üstümü değiştim boya olmamak için. Çınar da aynen banyoya. Ama ellerine işlemiş artık boyalar.. İyi bir banyo yapması gerekti. Ben de kovayı elime alarak yerleri silmeye döndüm. Sonuç kırmızı, mavi, sarı ve yeşil karışınca kahverengi oluyor. Bir kova dolusu kahverengi su elde ettim. :)
 Halıdan ise bir kova dolusu suyu maviye çevirecek kadar boya çıktı. Şimdi halı küvetin içinde kosla vanishle suya basılmış durumda. Küveti suyla doldurayım derken bir de evi su bastırıyordum. Evden çıkarken son anda küvetteki suyun taşmakta olduğunu gördüm. Duş başlığını açıp halının arasına koymuştum etrafa sıçramasın diye. Su sesi de gelmiyor tabi. Kaç kere banyoya girdiğim halde farketmemişim. Son anda bilmem ne için banyoya döndüğümde farkettim. Allah'tan!!!
 
Şimdi yıkanmak üzere bekleyen bir halım var..


Benim için çıkarılacak ders: Çınar boyaların ulaşabileceği yerlerde olmasına çok alışkın. Hangisini tek başına hangisini beraber yapacağımızı gayet iyi bilir. Ancak bir arkadaşı yanında olduğunda dikkat etmem gerekir.

Tatile gitmeden önce bunları da yapmışız..


Tatile gitmeden önce Çıanr'la arkadaşlarıyla ve parkta çokça vakit geçirmiştik. Komşumuz Simge'yle tanışmıştınız. ;) Simge'yle gemi süslemişiz. Çok güzel bir video kaydı da var ama çok uzun. Gayet kibar birbirşerine sticker veriyorlar. Yardım ediyorlar. Sohbet ediyorlar..
 
 
 
 
 
 
Posted by Picasa

23 Haziran 2012 Cumartesi

Ankara'dan dayım geldi ;))


Oğuz dayımız bir haftalık bir seminer için İstanbul'da. Motorla gelmişti sanırım. Kahvaltıya bekledik ve uzunca bir brunch yaptık beraber.

Zeytinli ekmeğimiz ve kuymağımız var daha ne olsun ;)))
 

Çok güzel bir hafta feçirdik beraber ve iyiyden iyiye tatil moduna girdik. ;))

Babamız fotoğraf makinesine yeni aksesuarlar almış. Deneme çekimleri yapıyor.. Donmuş yoğurdumuz bitene kadar sabredebiliyoruz...
 
 

Oyun ve aktivite kitaplarını baştan sonra hemen bitiriyoruz. Oysa ben tatil için almıştım. Boyamalarda pek hevesimiz yok artık. Ama bulmacalara bayılıyoruz..
Posted by Picasa

20 Haziran 2012 Çarşamba

Atölyede misafirimiz vardı;))

 İşte bu güzellik benim kuzenim aslında ama Çınar'ın kardeşi-arkadaşı da aynı zamanda... Asiye Zeynep bugün üç saatliğine misafirimizdi. Çınar abisini çok sevse de arada annesini hatırlayıp "anne ditti" deyip içlenmesi, elini yüzüne kapayıp ağlamaya başlaması içimi eritti. Hani feryat figan ağlasa üzülmüücem. Neyse çok uzun sürmedi, ara ara hatırlayıp sızlandı sadece. Ne kadar çok mimiği büyükannemi hatırlattı bana, şaştım kaldım doğrusu. İsmiyle beraber neredeyse bütün mimiklerini de mi almış.
 Çok güzelsin çok:))

 Akşam parkta Simge'yi beklerken. Bu fotoğrafa bakınca elindeki arabayı parkta unuttuğumuz aklıma geldi. En sevdiği arabası Boost. Nasıl yaptım bu hatayı bilemiyorum. Gecenin bu saatinde çok kızdım şimdi kendime..
Sonrasında aşağıya doğru nasıl indik birden. En aşağılara kadar. Sonra simge geldi onunla oyunlar. Koşarak eve gelirken hiç hatırlamadık. Çoktan yerinde yeller esiyordur :((( Git al arabanı yoksa alırlar dedim ve almadan ayrıldık mı oradan hatırlayamıyorum ve nasıl oldu da ben dönüp almadım bilemiyorum.. Bir minik arabayı olay haline getirmek değil de nasıl bir dalgınlıktı benimkisi ona kızıyorum... neyse.. kayıplarımız sadece bunlardan ibaret olsun....

19 Haziran 2012 Salı

Atölye günlüğü

Annemler gittiğinden beri hergün atölyeye gitmek daralttı Çınar'ı. Eskisi gibi uzun zaman geçiremiyoruz pek. Ama istisnalardan birini yaşadık.  Sabah Simge ile kahvaltı ve ardından dondurma keyfi sonrasında kapı önünde, içerde, dışarda oyunlar... Birazcık da olsa gönlü yapıp atölyeye yönelme. Ancak Simge'den ayrılmak istemeyen Çınar her seferinde feryat figan ediyor...
 Atölyede makaslarıyla bolca kesme çalışması yaptı Çınar. kırpık kırpık oldu her yer. Kar yapacakmış.
 Biraz oynamasına müsaade ettikten sonra toplamasına vesile olsun diye eline bir yapıştırıcı verip duvardaki kağıda kolaj resim yapmasını söyledim.

 Güzel kompozisyonlar çıkarması beni her seferinde şaşırtıyor. :))

 Kağıtların bir kısmı kolaj yapıldıktan sonra kalanları kutuya topladı. Bir arkadaşı geldiğinde-özellikle Eren- kar gibi yağdıracaklarmış. Aylar önce onların evinde yapmışlar aynısını. Onu heyecanla anlatıp tekrarını yapmak istiyor. :))
 Erik yerken poz verip vermemek arasında kalan Çınar.
Akşam yine Simge ile günbatımında dondurma keyfi. Günde üç öğün dondurma yer oldu. :))
Dondurma kadar tatlı bir hafta olması dileğiyle...

18 Haziran 2012 Pazartesi

Simge

 Bu aralar en iyi arkadaşımız Simge. Sabahları Simge Çınar'ın uyanmasını zor bekliyor. Çınar da kapıyı açıp çıkmak için. Kahvaltısını ettirebilirsem ne ala.. Sonrasında dondurmalar yeniyor. Oyunlar oynanıyor. Bir bizim eve bir Simge'nin anneannesinin evine girip çıkılıyor.
 Teras, park, apartman boşluğu farketmiyor yeter ki Simge'si olsun.

Bugün parkta bir çocuğun annesi Simge'nin parka geldiğini görüp kızına "bak arkadaşın Simge gelmiş" dedi. Çınar'dan aynen kaşlarını çatmış bir şekilde cevap: "hayır! Simge benim arkadaşım bir kere" diğer arkadaşın annesinden Simge!nin babasına uyarı:"ooo işiniz zor sizin" ;))

Geçtiğimiz hafta iki civciv almışlar pazardan. Birinin adı "prenses" oldu diğeri "batman". Biri  Simge'nin diğeri Çınar'ın. Çaktırmayın Çınar'ın annesi hayatta eline alamaz minicik civcivleri. O yüzden Simgelerde dursun, sadece dışarda sevsinler.. Çok dayanmadı civcivler ev yaşamına maalesef. Ara ara Çınar hatırlıatıyor; "Anne Simge'lerin civcivleri de öldü, balıkları da öldü." diye... Bizim neden evcil hayvanımız yok sorusu hep gündemde.

17 Haziran 2012 Pazar

Babalar gününde Doğan dayımlardayız cümbür cemaat :))


Elif'ler başta olmak üzere kuzenlerimizden küçük bir kısmı ile dayımlarda babalar günü kahvaltısındayız.. Bugünden çok güzel kareler varmış. Ne yazık ki enfes kahvaltı sofrasını çekmeye girişmeyip direk sofraya dalmışız. Dayımın elinden kuymak başta olmak üzere onlarca çeşit vardı. Emeği olanların ellerine yüreklerine sağlık...
Şimdi doyasıya fotoğrafları ilemek üzere bırakıyorum sizi.  :))
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bu karedekilerin hepsi kuzen minik Asiye Zeynep de dahil olmak üzere...

Fotoğrafların dahası da var, orjinaller için fotoğrafçımızla görüşün derim. ;))
Posted by Picasa