31 Ocak 2014 Cuma

Heykel

 Çınar bir süredir odasındadır. Sonra çıkar gelir ve "Anneciğim sergine koyman için heykel yaptım sana" der... Süngerden ahşap modelleme oyuncağını çıkarmış. Kesmiş, takmış, vidalamış.. ve bu güzelim heykeli yapmış.. Şaşırdım ve çok beğendim tabi ki...


Ç: "Anneciğim onu 5 liraya satabilirsin."
A: çok ucuz olur oğlum. maliyeti daha fazla.. :(
Ç: olsun anneciğim. satılsın da para kazan.
güler misin ağlar mısın....

Çınar'ın kreo aşkı :))




Karne hediyesi Optimus Prime transformers da tamamlandı :)) Çınar'dan mutlusu yok...

30 Ocak 2014 Perşembe

29 Ocak 2014 Çarşamba

Sabancı Müzesinde Anish Kapoor sergisi :)

Çok soğuk, yağışlı ve fırtınalı bir gün olmasına geç kalkmamıza rağmen yollara düştük... iyi ki de gitmişiz.. Çınar için çok iyi oldu. Annemle babam da beğendiler sergiyi. Çok güzel bir gün geçirdik :))




Çınar'ın çektiği fotoğraf..

Bahçe de çok güzel..













Çocukların algısı çok farklı.. eminim farkedebildiğimden çok daha fazlası görsel belleğine ve benliğine yerleşti...


16 Ocak 2014 Perşembe

Doktor iki gün dinlenin dedi, ben daha çok yoruldum hastalandım ;) Çınar ve ben evdeyken benim dinlenmem olası mı? yapmadığımız şey kalmadı. Önce volkan / yanardağ patlaması deneyi yaptık. :)
gıda boyası, su , karbonat, sirke karışımlarından.
---video sonra eklenecek---
Sonra evin içinde saklambaç oynadık.

Daha sonra resim yaptık. uzuuun uzadıya...




Çınar'ın resme ilgisi ve yeteneği??


Facebookta bir paylaşımda gördüğüm linki burada yayınlamak istiyorum.
Yazıda adı geçen reggio öğretisini merak ettim ve ilk karşılaştığım metin/şiir tam da hislerimi ifade ettiğinden kaybetmemek üzere bloga eklemek istedim.

The Hundred Languages

No way. The hundred is there.
The child
is made of one hundred.
The child has
a hundred languages
a hundred hands
a hundred thoughts
a hundred ways of thinking
of playing, of speaking.
A hundred always a hundred
ways of listening
of marveling, of loving
a hundred joys
for singing and understanding
a hundred worlds
to discover
a hundred worlds
to invent
a hundred worlds
to dream.
The child has
a hundred languages
(and a hundred hundred hundred more)
but they steal ninety-nine.
The school and the culture
separate the head from the body.
They tell the child:
to think without hands
to do without head
to listen and not to speak
to understand without joy
to love and to marvel
only at Easter and at Christmas.
They tell the child:
to discover the world already there
and of the hundred
they steal ninety-nine.
They tell the child:
that work and play
reality and fantasy
science and imagination
sky and earth
reason and dream
are things
that do not belong together.
And thus they tell the child
that the hundred is not there.
The child says:
No way. The hundred is there.
-Loris Malaguzzi (translated by Lella Gandini)
Founder of the Reggio Emilia Approach


Bu yazıları okumak ve yayınlamak beni aşağıda yazdığım açıklamalara ve sonuca getirdi :)

Çınar'ın resme yeteneği var mı? Anne ressam olunca ilk soru bu oluyor nedense.. bense bunu hiç cevaplayamıyorum. Çünkü resim yapmak bana göre birşeyleri yapıp yapamamanın kıstası değil.. Bir şeyleri resim yapma eylemi ile ifade etmek istiyorsa ne âlâ... değilse de amenna...

Ama soru Çınar'ın resme ilgisi var mı? olursa evet var. hem de çok. her zaman nasıl bakması gerektiğini bilen ve gören bir çocuk oldu; görsel hafızasını ona göre şekillendirmeye çalıştım çünkü. 

benim düşüncem ve amacım:
 çocuklara nasıl bakması gerektiğini göstermek. rahatça her istediğini yapabilmesini sağlamak üzere onları malzemelerle tanıştırmak.. başka insanların "ressamların" özellikle sanat tarihine geçmiş resimlerini görsel hafızalarına yerleştirmek... ileride görsel sanatların içinde olmasa bile iyi bir izleyicisi olmasını sağlamak. 

Bu kaygılardan hareketle kendi atölyemde her yaştan çocuğa özel ders vermeyi planlıyorum. İlk dersimiz 18 Ocak Cumartesi günü başlıyor. :) Bilgi ve kayıt için lütfen email ile bana ulaşın. aslihankaplan@gmail.com

9 Ocak 2014 Perşembe

yazar olmak

Çınar ile aramızda geçen sohbet, Cemal Süreya'nın ölüm yıldönümüne rastladığı için özellikle anında yayınlamak istedim. 
Çınar: Anne kimliğime bişeyler yazmak istiyorum.
A: (anlamaz gözlerle bakıyorum.)
Ç: kimliğime bişeyler yazmak istiyorum anne.
A: hangi kimliğine?
Ç: Hani okuldan verdiler ya, o kimliğime bişeyler yazmak istiyorum.
A:(okuldan verilen bir kimlik bilmiyorum, yaka kartını mı diyor acaba?) (sessizlik)
Ç: Hani yazar olcağım için her gün yazcam ya..
A: hmm. günlük diyorsun..  :)(nihayet durum kavranılmıştır. Okuldan verilen ajandayı günlük olarak kullanma fikri)

Salı günleri okulda kitap günü, evden götürülen kitaplar inceleniyor hep beraber, ya da değişiyorlar aralarında bakıyorlar. Biz günleri karıştırmışız, oyuncak günü sanıp beyblade götürmüşüz. Kitap götürmediği için öğretmenin kitabına bakmış. ( Ç: Bende var bundan :) Çınar'ın en sevdiği kitaplardan. Kitaplarından en kalını Tübitak'ın bilim kitabı. )
Sonra serbest resim zamanında arkadaşı Demir ile Beyblade kitabı yapmışlar. 
Yazarlar Çınar ve Demir :)
işte kitap..


 Soldaki beyblade Demir'in sağdaki Çınar'ın resimlemesi ile.
 Pegasus'un yapılışını Çınar resimlemiş.
 Flit (doğru mu yazdım bilmiyorum) Demir'in resimlemesi.
 Kapışma anı. Karşılaşmadaki beybladeleri Çınar çizmiş, sahayı demir.
Son sayfa Demir'den yasak beybladeler. Neden yasaklar bilmiyorum.
Yazıları bu akşam bana Çınar yazdırdı.

Sonrasındaki konuşmamız şöyle;
Ç: Ben kitap yazdığımda Demir benden satın almak isterse ona veririm. Bende kalmasa da bişey olmaz. (gözler parlıyor)
A: Kitap yazdığında şöyle oluyor aslında tatlım, yazdığın kitabı bir yayınevine veriyorsun. Bir editör düzenliyor, resimleri yazar yapmadıysa başka birisi resimleyebiliyor. Ve bu kitap hazırlandığında yayınevi onu bin tane bile basabiliyor. Birileri almak istediğinde kitapçıdan alıyorlar. İstediği kadar almasında sorun yok. (Bu kadar açıklamaya gerek var mıydı bilmiyorum ama sanki birisi satın almak istediğinde artık onda o kitap olmayacak, ama yine de üzülmemeye çalışacak duygusuyla söylediği için durumu açıklamaktan kendimi alamadım. Sanırım benim resimlerimi sattığımda bende kalmayışıyla özdeşleştirdi.)

İnşallah ilerde isteklerinin peşinden koşabilirsin oğlum... Ne istersen olabilirsin çünkü.. 

Cemal Süreya

en sevdiğim yazarlardan Cemal Süreya'nın çocuklar için hazırlanmış kitabı. Dergide yayınlanan yazılarından bir derleme. Önsözü de mutlaka ebeveynler tarafından okunmalı.. Çocukların iyi olan her kitabı okuyabileceğine dair güzel bir anlatım var. Biz her akşam bir kaç yazısını okuyoruz. Pek fazla resim yok, dolayısıyla Çınar'ın yaşındaki birçok çocuğa ilgi çekici gelmeyebilir. Neyse ki Çınar uzun yazılı kitapları seviyor.. Bu da aklıma bir diğer seriyi geitrdi. Bunu bir sonraki postta yayınlayayım. ufak bir ipucu çok sevdiğim yabancı yazarlardan Ursula K.leguin'in kitaplarından ;))


Masamız hep böyle dağınık mı olmak zorunda? Bir kaç akşamdır kelebek yapıyoruz. Farklı dokularla süsleyip koridora asıyoruz.. Bakalım ne kadar sürecek ;)



6 Ocak 2014 Pazartesi

Afacan Resimler

 Bugün Yapı Kredi Yayınlarında karşılaştığım kitaptan bahsetmek istiyorum.  Italo Calvino'dan "Afacan Resimler" Çok çok beğendik ailecek kitabı... Herkes haberdar olsun istiyorum dolayısıyla.. ;) Dolinda adında resim yapmayı çok seven bir kızın bir arkadaşıyla geçrdiği kısa ama çok eğlenceli bir serüven.. resimlemeler de harika...
 Her güzel kitapta olduğu gibi tüm yaştan okurlara hitap ediyor!

 Çınar'la kendimizi çekmeye çalıştık, ancak bu kadar becerebildim. tek elle fotoğraf çekilmiyor benim telefonda;)
Kitap okumalarımız, tv seyretme, oyun oynama sonrasında faaliyet kitabına bir dalmış ki Çınar. nerdeyse bütün kitabı bitirecekti. çok seviyor bulmacaları, kelime bulmacalarını da çözmek istiyor hatta bana yardım et diyor. Biran önce okuma yazmayı öğretmeli mi.. ? çoktan öğrenirdi ya öğrenmesi onun okulda sıkılmasına neden olacağı için hiç heveslendirmedim. haksızlık mı ettim diyorum arada bir.. Geçen gün kafadan yaptığı toplamalarla beni epeyce şaşırttı..  


Ciddiyetle bulmacalar çözülür. çarçabuk boyamalar yapılır.. ama boyama konusunda tez canlı ;)