Önce gölün yerini işaretledik. Daha önce Avustralya kolajında yaptığımız gibi mavi pelur kağıtlarını yırtıp yapıştırdık. Bir gün önce aldığım böcek yapıştırmalarını yapıştırmaya hemen başladı Çınar. Böcekler ne yiyecekler. Tırtıllar yaprak ister, arılar çiçek ister derken. Yapmamız gerekenler belirginleşti. Tırtıklı makasla ağaç, yaprak, ot benzeri şeyler kestik yeşil kağıttan. Aslında pek de benzemiyorlar ama ben öyle görmeyi seviyorum. :)
Gökyüzünü de aynı mavi pelur kağıdı ile kapladık. Ağaçların gövdelerini ve dallarını kahverengi ve siyah kalemlerle çizdik. Yeşil kalemlerle olabildiğince çok karalama yaparak birsürü ot çizdik. Hatta üç farklı tonda yeşil kalemle aynı anda çizmeye çalıştı Çınar. Onlar yetmedi sihirli kalemlerimiz girdi işin içine.. Kahverengi ve yeşil olan kalemle karalamalar yaparak istediğimiz yerlerini yeşil çimene dönüştürdük. Kahverengiler dal oldu..
Net olabilseymiş iyi olacakmış ;)
Dergiden çıkan çıkartmaların etrafında çok fazla beyaz alan var. Onları mümkün olduğunca kestim. Resmimize müdahele etmesin diye.. Sonra işin zevkli kısmı kuşları dallara kondurmaca, göle daldırıp balık avlatmaca, yerde dolaştırmaca- belki yılan onu yer diye- belki de kuş yerdeki böcekleri yer diye..
Uzun bacaklı kuşlar gölde dolaşıp, balık ve benzeri şeyler avlıyorlar.
Arıların uçtuğu yere çiçeğimsi şeyler karalıyoruz..
Çınar bir yandan ton balığını yiyor :)) Ben de balığı seviyorum kuşlar da diyor...
Çok güzel oldu resmimiz.. Bakmaya doyamıyoruz...
Çınar kuşların hikayelreini anlatıyor. Ve diğer hayvanların. Bir hikayeye göre yapıştırdı onları çünkü. En çok da kuşların balık yemelerini seviyor.. Bir ağaçta da bukalemunumuz var. Diliyle böcekleri nasıl yakaladığını anlatıyor Çınar..
Bir yandan Meraklı Minik'in verdiği Yaz Ziyaretçisi Kuşlar kitabını bulup inceliyoruz. Kuşları doğru yerlere yerleştirdik mi diye bakıyoruz. Hangi kuş nerelerde dolaşırmış. Bu çıkartmalardaki bütün kuşlar var o kitapçıkta. Hem isimlerini de okuyoruz.. O kadar çok kuşu akılda tutmak biraz zor ama.. Bülbül olduğunu öğrendiğimiz çıkartmayı göle yapıştırarak yanlış yapmış olduğumuzu farkediyoruz. Onu alıp dala konduruyoruz.. Bu böyle devam ediyor...
Resmiyle birlikte elini de çekmemi istiyor Çınar.
Elleriyle poz veren-daha doğrusu vermeyen Çınar.
Çok sevdim ben bu olayı. Böcek çıkartmaları farklı kaynaktan olduğundan kuş kadar büyük böcekler ama olsun.. Sürreal de olabilir resmimiz, ya da böceklere olan tutkumuzu belirtmek üzere ekspresif bir tavırla da büyük yapmış olabiliriz. ;))İşte resmin son hali... Süper değil mii???
Bu kadar resim yapmak yetmemiş Çınar'a. Suluboya da yapalım. Olur! Önce elleriyle baskı yaptı. Ben çay alıp gelinceye kadar (anlattığına göre) parmaklarını önce suya sonra da suluboyanın tüm boyalarına sürerek. Rengarenk izler yapmış. Çok güzel olmuş ama çekmemişim onu.(Bir ara çekerim.) Rengarenk ve bir sürü ahtapot yaptığını söylüyor. Daha önce el baskısından ahtapot yapmıştık(bir yıldan fazla oldu sanırım), duvarında asılı duruyor. Resmin içinde balık baskısı da vardı, benim bir kemer atığından çıkardığım bir şekilden. Ben onu bulmaya gittim.Bu arada Çınar da denizi ve dalgaları yapacaktı.Yukarda gördüğünüz üzere yapmış hemencecik. Baskı için kullandığımız ıvır zıvır kutusunu getirdim. O balığı bulamadık, ama daha güzel bir fikir geldi bir anda.. Kutudan çıkan bir plastik file balık ağı olacaktı.Serüven başlıyor!!!
eeee.... karışık malzeme kullanmaya başladık. Daha da çeşitlendirelim. Balıkları da keçe niyetine bulaşık süngerinden yapalım. Pembe ve sarı keçelerden balık şekilleri kestik. Çınar birini keserken biraz kuyruğunu kesti ama olsun dedik. Diğerlerini ben kestim maalesef. Çınar da balıkları kendisi yapıştırıyor. Bir yandan da "ben bu kendim yapma işini çok sevdim anne" diye heyecanlı heyecanlı konuşuyor. Ben de fotoğraf çekmeye ara verip kameraya kaydediyorum.
Balıkları denize dağıttık. Şimdi ağ atma zamanı..
Çınar önce oyun gibi ağı atıyor, topluyor. Yapıştırmadan önce toplayabiliyordu ama artık toplayamıyor tabi.. Bu arada "Duyularımız" kitabındaki ağ toplayan balıkçılar sayfası aklıma geliyor. Üşenmiyoruz arıyoruz buluyoruz.
Fileden ağımızı bantla yapıştırıyoruz. Üstten doğru..
Çınar teknesinden ağı çekerek balıkları tutacak. Bir tekne çiziyorum başka bir kağıda Çınar boyuyor. Ama boyama işinin uzun sürmesini de sevmiyor bir yandan. Ama yine de boyuyor. Tekneyi yukarıya yapıştırıyoruz. Üzerine de Çınar'ın bir fotoğrafını keserek yapıştırıyoruz. İşte Çınar ağı topluyor!!!!
Çok güzel bir karışık malzeme, karışık teknik örneği ile daha öğrenme serüvenimize devam ediyoruz...Denizler, ormanlar, hayvanlar daha çok şey var öğrenecek.... Yaşasın!!!
Bu arada balık tutma olayında haberlerde izlediğimiz Hindistan'da tutulan bilmem kaç tonluk köpek balığının da payı var. Çınar o haberi izleyince köpek balığını tutmasınlar. Olamaz!!! diyerek ağlamaya başladı ben de o ağı denize atarak onu bırakacaklarını söylemek durumunda kaldım. ;)
Gece yatarken tabi ki Duyular kitabını okuyoruz. Minicik bir bebekken resimlerine çok severek baktığımız, hikayeler uydurduğum ve baka baka en çok eskittiğimiz kitabı... Son iki haftadır gece yatarken hiç okumadığımız bir kitap okuyalım diyor. Hiç okumadığımız kitap bulmak zor. Ben de geçen saydım yetmişi geçmiş, ne kadar çok kitabı var derken olmadı bu iş. Keşke ödünç kitap alabileceğimiz güzel bir çocuk kütüphanesi olsa. Yabancı bloglarda görüp özeniyorum sadece. Ya da burda da vardır da ben bilmiyorumdur. Öyle mi??
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder